E-sporda kariyer rehberi

E-sporda kariyer rehberi

Türkiye E-Spor Federasyonu Başkanı

Alper Afşin Özdemir

Federasyonun devlete karşı sorumluluğu nedir? Hedef ya da kısıtlamalar mevcut mu?
Türkiye’de var olan 60’dan fazla federasyon gibi biz de Gençlik ve Spor Bakanlığı bünyesinde kurulan bir federasyonuz. Temel hedef, e-sporun Türkiye’de öncü dallar arasına girmesi, bu anlamda Türkiye’nin de dünyada e-sporun öncülerinden olması. E-spor dediğimizde 2000’li yıllardan beri dünyanın gündemindeki bir sektörden bahsediyoruz. Özellikle son 4-5 yılda bu anlamda farkındalığın iyice arttığı, takım yatırımlarının, oyuncuların, reklamverenin, diğer tarafta yapımcı oyun firmalarının yatırımlarının çok ciddi seviyelere ulaştığını görüyoruz.

Türkiye E-Spor Federasyonu Başkanı Alper Afşin Özdemir

Aslında sektörün hem hukuki çerçevesinin hem işleyiş çerçevesinin belirlenmesi hem de e-sporun çeşitlendirilmesi bizim önem verdiğimiz konulardan bir tanesi. Bu anlamda yabancı oyun firmalarının Türkiye’ye gelişini teşvik etmek, gelmiyorsa da bir şekilde federasyonla yanyana getirip, yine farklı oyunların liglerini turnuvalarını hayata geçirmek en temel hedefler arasında. Bizim yapıcı bir tavrımız var, ilgili paydaşları masanın etrafına oturtup sektörü nasıl geliştiririz bunun kararını vermeye çalışıyoruz. İlk yurt dışı gezilerimizi Kore ve Çin’e gerçekleştirdik, orada da federasyonlarla birliklerle bir araya geldik. Örneğin Koreli Kespa, 2000 yılında kurulmuş bir yapı. Orada hâlihazırda sektörle bir konuşma dilleri var, bu görüşmelerle bunu da anlayıp zaman kaybetmeden ülkemize uyarlamak istiyoruz. IESF tarafıyla da bir araya geldik, 51. ülke olmak üzere başvurularımızı tamamladık. Dünyayı yeniden keşfetmek gibi bir arzumuz yok, doğrusu neyse uygulanan onu görelim ve uygulayalım istiyoruz.

Turnuvalar genellikle oyun ya da oyun aksesuarı üreticilerince düzenleniyor. Bunlara bir standart getirilecek mi? Öyleyse, neler değiştirilecek?
Çok kolay bir sektörden bahsetmiyoruz, online offline turnuvalar var, oyunun sahipliği var ama kulüpler, takımlar, oyuncular girdiği noktada bunun da organize edilmesi gerekiyor. En sağlıklı yöntem neyse o şekilde ilerlemek istiyoruz. Bizim sektörü herhangi bir şekilde geriletelim, yıkıcı bir tavırla yaklaşalım, katı kurallar koyalım gibi bir gayemiz yok. Düzene girmesi, rayına oturması lâzım ama sağlıklı nasıl olur, sektördeki arkadaşlarımızla konuşarak karar vereceğiz. Futbolu nasıl sokakta oynayınca futbolcu olmuyorsak, ne zaman ki kulüp temsiliyetiyle müsabakalara katılıyor, o zaman profesyonel oluyorsa, oyunda da aynı doğrultuda ilerlenecek.

Profesyonel e-sporcu lisansı için gereksinimler nedir?
Son talimatımız doğrultusunda ilgili evraklarla il spor müdürlüğüne gidildiğinde, e-sporcu lisansı alabiliyorlar. Hakem talimatlarımızı, lisanslarımızı çıkarttık, lig, müsabaka, turnuva talimatlarımız çıkacak, onun peşisıra antrenör talimatlarımı çıkacak. Şu anda yapmaya çalıştığımız, zaten var olan sektörün hukuki bir zemine oturtup, regülasyona sahip olması. Örneğin şu an e-sporcular vize sorunu yaşayıp yurt dışına çıkmakta zorlanıyor, biz onlara bir sporcu statüsü tanıyarak herkesin hayatını kolaylaştırmak istiyoruz.

Peki futbola benzetelim sizin dediğiniz gibi, bir antrenör çerçeve dışında bir şey yaptığında cezalandırılıyor, bunun sebebi federasyonun ligleri de yönetiyor olması, e-spor federasyonu da böyle bir sorumluluğa sahip olacak mı?
Yönetme demeyelim, şu an da bizim yapımcı firmalarla da görüştüğümüz husus şu: Liglerin akreditasyonumuzla hayata geçirilmesi, sporcuların lisanslı olması, atanan hakemlerin federasyonumuz tarafından atanması. Birçok kulüp de uzun süredir bu tip kuralları istiyordu, bir spor kulübü derneği olduğunuzda vergi ve stopaj muafiyeti gibi ciddi kazanımları da var, hukukÎ çerçeve dışında böyle bir yanı da var. Herkese fayda sağlayan bir sistem yaratmaya çalışıyoruz.

Neden Türkiye alt sınır olarak 6 yaş belirledi? Bu konuda uzman görüşü alındı mı? Diğer ülkelerde durum nasıl?
Aslında Spor Bakanlığı bünyesinde ve Spor Genel Müdürlüğü’nün ilgili kanuna tabi talimatlar çıkartabiliyor. Bu 6 yaş sınırı, ilgili kanuna ve hükme uygun çıkartılmış bir talimat.

Federasyon bünyesinde gelişim, eğitim uzmanı, psikolog vb. bulunuyor mu?
Bir eğitim kurulumuz var, orada hem pedagog hem de eğitimci arkadaşlarımız var. Bu konuyu özellikle önemsiyoruz, çünkü e-spor dediğimizde biz bir yandan Türkiye’nin öncü olması ne kadar önemliyse, gençlerimiz, çocuklarımız nezdinde teknoloji bağımlılığıyla mücadele, buna bağlı oluşabilecek rahatsızlıklar konusunda da hassas davranıyoruz. Bugün gereğinden fazla futbol da oynasanız, yemek de yeseniz, nasıl zararlıysa, gereğinden fazla bilgisayar başında kalmanız da zararlı. Gençleri doğru yönlendirmek istiyoruz.

Okulu tamamen boşlayıp oyuna kendini veren gençler olduğunu görüyoruz. Bunu dengelemek için ne yapacaksınız?
Eğitim, sağlıklı gelişim çok önemli ama bu durum e-spora özgü bir şey değil. Gönül verme ya da kariyer çizme hedefi varsa gençlerin, bizim hedefimiz onları doğru yönlendirmek. Bunu hem ona olanaklar sağlamak hem de şu anda kariyerlerinin 15-16 yaşında başlayıp 24-25 yaşında bittiğini görüyoruz, bu skalayı büyütmek bizim hedefimiz. Sonrasında da yayıncılık, akademisyenlik, koçluk, hakemlik olabilir, fayda sağlamasına devam ettirmemiz lâzım.

Türkiye’de e-spora bakışı nasıl görüyorsunuz?
Ben ilgi alakayı çok olumlu görüyoprum. Aynı zamanda SuperMassive takımının kurucularındanım, benim de e-spora adım atmam 4-5 yıl oldu. Bu süreçte reklamveren ilgisi, takımların kurulup gelişmesi, oyuncu yatırımları, yayın tarafında karşılık görmesi, statların arenaların dolmasını yakından takip ettim. Her anlamda pozitif bir etki olduğunu görüyorum, zaten ülke olarak dünya trendlerine çabuk ayak uyduran bir ülkeyiz. Bu anlamda hem Türkiye içinde daha da gelişeceğini hem de Türkiye’nin e-sporun öncüsü olacağına inancım tam.

Bilinci artırmaya yönelik çalışmalarınız, bu yönde planlarınız var mı, varsa nedir?
Kesinlikle, belli başlı dönemlerde çalıştaylar olacak, eğitimler vereceğiz. Yatırım yapan markaları yanımıza alıp, bu konuya özel çalışan akademisyenleri yanımıza alıp farkındalığın artırılması noktasında elimizden gelen desteği kamuoyuna sunacağız. Sistemin, ekosistemin büyümesi temel hedefimiz, bu doğrultuda her türlü proje, işbirliği noktasında elimizi taşına altına koyacağız.
Bu işin büyümesi ülkemiz için çok değerli ve ben buna sadece takım yatırımı olarak bakmıyorum. Bizi diğer federasyonlardan ayıran temel nokta şu: Futbolun, basketbolun sahipliği yok ama e-spordaki tüm oyunların bir sahibi var. Bizim kendi oyunlarımızı üretmemiz ve etrafında e-spor ekosistemleri kuruyor olmalıyız. Zula gibi bir örnek var, bunları üretelim, çoğaltalım, faal olalım derdindeyiz.

Türkiye’de bir e-sporcunun yıllık ortalama kazancı ne kadar? Bu dünyanın çeşitli bölgeleriyle kıyaslandığında ne durumda?
Çok değişiyor elbette ama rayiç olarak baktığımızda, Türkiye özelinde yıllık gelirlerin 50-150 bin dolar arasında değiştiğini görüyoruz. Dünyada ise 3 milyon dolara varan gelirler var.

Umut Atlı Beşiktaş Esports takımı oyuncusu

Umut Atlı

Beşiktaş Esports takımı oyuncusu

Doğum tarihin nedir? Profesyonel e-spor oyunculuğu maceran nasıl ve ne zaman başladı?
14.01.2000 doğumluyum. Profesyonel oyunculuğa 17 yaşımda Çilekler takımında başladım. Ben de herkes gibi bolca League of Legends oynuyordum ve tekli dereceli sıralamasındaki performansım dikkatleri çekti. Böylelikle profesyonelliğe adım attım.

Bu işi profesyonel olarak kaç sene daha yapmak istiyorsun?
Bildiğiniz üzere espor sektöründe yaş oldukça önemli. Benim avantajım ise henüz çok genç olmak. Dolayısıyla en az 2 sene daha devam edip ilerisi için o zaman karar vermek istiyorum.

Nasıl hazırlandın? Şimdi nasıl hazırlanıyorsun?
Henüz profesyonel değilken günümün büyük bir bölümünde oyun oynayıp hali hazırda profesyonel kariyerlerini devam ettiren oyuncuları izleyerek hazırlanmıştım. Baktığımızda şu anda da durum çok farklı değil. Hala oyunu çokça oynuyorum ve profesyonel oyuncuları izlemeye devam ediyorum.

Ailen seni destekledi mi? Senin için neler yaptılar? Yaptıklarının yanında başka neler yapmalarını isterdin?
Açıkçası böyle bir durumda oyuncuların en büyük isteği ailelerinin kendilerine destek olması. Ben de bu konuda şanslıydım zira ailemden tam destek aldım ve oyun oynamam konusunda bana engel olmadılar. Yanımda olmaları benim için yeterli.

Bir kulüp takımında oynamak ile bir takımda oynamanın farkı nedir?
Aslında yer aldığınız her organizasyonun farklılığı bulunur. Beşiktaş için ise bu diğerlerinden tamamıyla farklı. Zira kulüp takımında oynamanın getirdiği bir taraftar baskısı oluyor. Bunun dışında uzun bir geçmişi bulunan bir kulüpte yer almanın heyecan verici olduğunu da belirtmek istiyorum.

Sosyal hayatın nasıl, neler yapmaktan hoşlanıyorsun? Kendine oyun dışında çok vakit ayırabiliyor musun? 
Ligler devam ederken kendime haftada 1 gün zaman ayırabiliyorum, onun dışında tüm zamanım antrenmanlarla geçiyor. Sezon arasında bir kısıtlamam bulunmuyor, dolayısıyla bu tarihlerde daha rahat bir şekilde vakit geçirebiliyorum.

Mâlum e-sporda profesyonel oyuncuların kariyeri belirli bir yaşta bitiyor. O gün geldikten sonra ne yapmayı planlıyorsun?
Oyunculuk kariyerimden sonra okula devam etmeyi planlıyorum.

Çocuklarında e-spor oyuncusu ışığı gören ailelere ne tavsiye edersin?
Benim ailelere tavsiyem çocuklarının profesyonel oyuncu olmak gibi hayalleri varsa bunu desteklemeleri ama aynı zamanda çocukların okuldan tamamen kopmamasını sağlamasıdır.

Eğitimin ne durumda? Gelecek hedefin nedir? 
Şu anda lise mezunuyum.Profesyonel oyunculuktan sonra okula devam etmeyi düşünüyorum.

E-sporcu olmak isteyen gençlere tavsiyelerin var mı? Ne yapsınlar, ne yapmasınlar?
Eğer gerçekten oyunu seviyor ve bu işte ilerleyip iyi yerlere gelebileceğine inanıyorsa tavsiyem başta ailesini ikna etmesi olur. Ondan sonra en verimli şekilde çalışarak kendisini oyunda geliştirmesi gerekecek.

İlker Karaş Turkish Stars League kurucu ortağı

İlker Karaş

Turkish Stars League kurucu ortağı

Türkiye’de e-spor ekosisteminin neredeyse tüm ayakları sponsorlara bel bağlamış durumda. Sence bu sağlıklı bir yapı mı?
Sponsorluk güzel bir şey lakin sürdürülebilir bir yapı sadece sponsor ile oluşturulmaz. Sponsor bugün var, yarın olmayabilir. Her zaman başarılı projeler için sponsorluk alınabilir. Oysa bir iş modeli kimi zaman çakılabilir. sponsorluk üzerinden yeterince özgür şeyler de ortaya konamayabilir. Bir yatırımcının hem iş hem maddi gücü sponsorluk çalışmasından çok daha güçlü sonuçlar verir.

Türkiye’deki organizasyonların dünyadan ne farkı var? Eksiğimiz mi var fazlamız mı?
Ülkemizde üstte dediğimiz gibi çoğu şey sponsorluk bazında ilerlediği için etkinliklerin de çapı sponsorun verdiği bütçe oranında büyüyüp küçülüyor. Teknik altyapı olarak çok geride değiliz lakin izleyici alışkanlığı, katılımcı profilin satınalma gücü ve bilinci açısından henüz Avrupa ya da Amerika seviyesinde değiliz.

Türkiye e-spor ekosisteminde ne açıdan dünyadan önde, ne açıdan geride?
Önce kötü kısımdam başlayalım, geride olduğumuz nokta kesinlikle disiplinli çalışmaya uygun olmayan oyuncular, pazarlama faaliyeti adına arkasından gelecek projeleri düşünmeden hayal satan kişiler ve yatırımdan korkan kişiler etrafında hareket ediyor diyebiliriz. iyi olduğumuz noktalar ise genç nüfusun hızla oyuna entegre olması ve motivasyonunun yüksek bir noktada toplanması diyebilirim. Türk gibi başla Alman gibi bitir lafının çıkış noktası da bu aslında. Yüksek motivasyon ile başlayıp olası sıkıntılarda çabuk dağılabiliyoruz.

Potansiyeli iyi kullanabilmek için ne yapmalıyız?
Potansiyelimiz çok fazla, bu konuda ilk yapmamız gereken bunun bir iş olduğunun farkına varmak. disiplinli çalışma ve antreman saatleri dahil hem business tarafında hem de oyuncular tarafında belli doktrinlere sadık kalınması gerek. Evet bazen bu süreçler acı verici ve yorucu olabilir. Lakin zafere giden yol dikenli yollardan geçmektedir.

Profesyonel olmak isteyen oyunculara/yayıncılara kariyer açısından ne tavsiye edersin?
Eğer hayatlarında profesyonellik istiyorlarsa, profesyonel gibi davranmalılar ve mutlaka üniversite eğitimine de önem vermeliler. Hayat bu tarafta sadece oyunculuk ya da yayıncılık özelinde ilerlemiyor. Takımlara, markalara, ajanslara, içerik üreten yayın ekiplerine bir çok konuda espor çalışanı gelecekte fazlasıyla lazım olacak. Bu ekosistem içinde herkesin espor oyuncusu olamayacağını da kabul etmeleri lazım. Bize görsel tasarımcı ve metin yazarı da gerekiyor 😀

E-sporculuk çok küçük yaşta başlayan ve hatta profesyonel olunabilen bir iş koluna dönüşebiliyor. Sence aileler ne yapmalı ve ne yapmamalı?
Yetenek ne kadar erken keşfedilirse o derece başarılı bir güç olarak kullanılabilir. Aileler bunu bir müzik aleti çalmak ya da futbolcu olmak gibi anladıkları anda çocuklarının yanında olduklarını ona hissettirirler. Her zaman tam destek vermeli ve onu başarıya kanalize etmeliler. çocuklarını engellemek, yapma demek çocuğun olası başarılarının önüne de geçebilir çocuğun geri kalan tüm sorumluluklarını bırakıp sadece buna odaklanmasına da neden olabilir.

Türkiye’de e-sporcular kendine nasıl bir yatırım yapmalı?
Ülkemizde başarılı bir esporcu olmak istiyorsanız ilk olarak disiplinli ve ciddi bir çalışma planına uymanız gerekmektedir. İkinci olarak Twitch gibi yayın platformlarından birinde mutlaka sizi takip eden kişilere sık sık yayınlar yapmalı, twitter ve instagram gibi mecraları bilgi güncelleme ve taraftarlar ile iletişim için bolca kullanmalılar. İsterse dünyanın en başarılı oyuncusu olsun, tanınmışlığı olmadığı sürece sponsor bulmada takım ve marka bulmada sıkıntılı donemler geçirebilirler.

Markaların e-spor ekosisteminden beklentileri nedir?
Markalar genellikle başarılı olan proje ile birlikte anılmak ve akılda kalmak istiyor. Başarılı oyuncu ile kupa kaldırmak, yetenekli isimlerin hayatlarında var olmak ve o takımın taraftarlarının gönlünde taht kurmak hedefleri. Devamında yeni yetenekleri ortaya çıkartmak adına organizasyonlara da destek olmaktalar. Hedef çoğunlukla pazarlama faaliyeti üzerinden gidiyor. Fakat oyuncuları birer influencer gibi gören markalar onları markanın yüzü gibi de kullanabiliyor.

Bir de diğer taraftan bakalım: E-spor markaların hangi beklentileri karşılayabilir?
Espor, içinde bulunan oyuncuların ve izleyenlerin yaş havuzunu, ailelerin konumunu düşündüğümüzde bilinen spor dallarından futbol ve basketbol gibi her yönüyle amaca hizmet edebilir.

Meriç Eryürek İzmir Ekonomi Üniversitesi ve Bahçeşehir Üniversitesi öğretim görevlisi

Meriç Eryürek

İzmir Ekonomi Üniversitesi ve Bahçeşehir Üniversitesi öğretim görevlisi

Oyun dünyası son yıllarda teknoloji gibi büyük bir hızla, üstelik her yönüyle gelişti ve e-spor adı altında bir kavram önümüzde düştü. Genelde oyuncu, yayıncı, içerik üreticisi, yani ekosistemin tüm ayakları ülkemizde sponsorlara bel bağlamış durumda. Bu sağlıklı bir yapı mı?
Bence değil. Yükselişe geçen her sektöre gösterdiğimiz panik refleksi gösteriyoruz. E-spor ekosistemi Türkiye’de dogru strateji ve hedeflerle yola çıkan, işi uzmanı veya uzmanından danışmanlık alan firma hariç, bir gelir modeli sunmuyor. Oyuncu, yayıncı, içerik üreticisi sponsorlar tarafından finanse ediliyor. Kitle ilgisi henüz yatırımı destekleyecek geliri getirmiyor. Bu küçük pastanın dilimleri de sektöre girmeye çalışan firma sayısıyla gitgide küçüldükçe, e-sporda gelecek göremeyen yatırımcı ve marka sayısı hızla artmaya başladı.
Türkiye’deki organizasyonların dünyadan ne farkı var? Eksiğimiz mi var fazlamız mı?
Ölçek olarak dünyadaki benzerlerinden oldukça küçük. Ve yaratmaya çalıştığımız hype ne kadar büyük olsa da, seyirci ve izleyici sayıları sektörün hacmini gösteriyor. Tasarım, teknik donanım tarafında güçlüyüz. Eğitimli ve deneyimli ekipler konusunda değiliz, gerçek bir e-spor karşılaşmasını tasarlayıp yönetebilecek üç ekip sayabiliyorum. Oyuncu ve izleyici, seyirci sayımız da henüz ülke nüfusuna oranlanabilir boyutta değil. Bana kalırsa Türk e-spor sektörünün en büyük sorunu, sektörden kazanç sağlamayı hedefleyen fakat işin kültürüne ve doğasına hakim olmayan, donanımsız isimlerin çokluğu. E-spor konusunda uzman olduğunu iddia eden sayısız isim var, fakat konuya hakim biri, bu isimlerin düzenlediği organizasyonların genelde e-spor karşılaşması değil, standart maç veya turnuva etkinlikleri olduğunu görüyor. Bu isimler firmaları ve markaları da yanlış yönlendiriyor, küstürüyor.
Markaların e-spor ekosisteminden beklentileri nedir?
Markaların çoğu ilk etapta agresif bütçe ve stratejilerle sektöre destek verdiler. Fakat iddia edilenle gerçekleşen ROI ve seyirci / izleyici sayıları markaları tatmin edemedi. Yanlış yönlendirmeler de pek çok markayı negatif yönde etkiledi. Kelimenin en hafif haliyle “temkinli yaklaşıyorlar artık” diyebilirim.
Bir de diğer taraftan bakalım: E-spor markaların hangi beklentileri karşılayabilir?
Bana kalırsa marka sadakati ve sadakat programları haricinde, şu anda yalnız ek görünürlük sağlayabilir. Türkiye’de e-spor takımı dinamikleri de çok değişken, bu da tüketici sadakati konusunda bir çelişki yaratıyor. Fakat, oyunlar ve e-spor, 12-24 yaş segmentine ulaşamayan, iletişimini kaybetmiş markalar için çok faydalı olabilir. O hedef kitleyle nasıl konuşacaklarını biliyorlarsa, çünkü bir-iki  oyun ve e-spor pazarlama ekibi hariç kimse bilmiyor. Global ajansların dev oyun firmalarını nasıl mağdur edebildiklerini de çok yakında Türkiye’de üzülerek gördük. Bu, yeni dünya düzeni. Geleneksel yollar bu sektörde işe yaramıyor. Oyuncu segmentine ulaşmanın tek yolu var, oyun kültürünün içinde doğmuş ve yaşamış olmak. Geleceğin sadık tüketicisini yaratmak isteyen markalara tavsiyem, oyun ve e-spor pazarlamasını bilen, böyle bir uzmanın danışmanlığında sektörü ve sunabileceklerini dikkatle incelemeleri.
E-spor, profesyonel oyuncular için kısa bir kariyer. Bunun için yapılan yatırım mantıklı mı? Türkiye’de nereye yatırım yapılmalı ki, bu alanda ilerleyelim?
Bu soru her spor dalı için geçerli. E-sporcuların aslında diğer spor dallarına göre daha uzun bir kariyeri olabileceğini iddia edebilirim, Asya’da örnekleri var. Yatırım mantıklı mı, beklentiye bağlı. E-spor’da sepet ve uzun vadeli yatırım gördüğüm tek güvenilir seçenek. Türkiye neye yatırım yapmalı? E-spor turizmine. Sektörün gelişmesinin ve gelir kaynaklarının oluşup büyümesinin yolu bu.
Profesyonel olmak isteyen oyunculara/yayıncılara ne tavsiye edersin?

Gaming İstanbul ekibindeki genç arkadaşlarıma, oyun pazarlama ajansım Vardiya’daki ekibime ve İzmir Ekonomi, Bahçeşehir üniversitelerindeki her öğrencime söylediğimi: Haftada en az altı gün, yaklaşık 16-20 saat çalışmayı, kendinizi geliştirmeyi, yalnızca işinizi düşünmeyi, özel hayatınızdan vazgeçmeyi göze alamıyorsanız, bırakın. Profesyonel olamayacaksınız. “Oyun oynuyor, kamera açıp konuşuyor” zannettiğimiz başarılı e-sporcular, yayıncılar böyle yaşıyor. Ve yalnızca işlerini iyi yapmakla kalmıyor, işlerini destekleyen teknolojileri de öğreniyorlar. E-spor bir eğlence gibi görünebilir, yayıncılık da sosyal bir hobi. Değiller. Bildiğim en zor kariyerlerden ikisi bunlar.

Tuna Akşen (Pintipanda) Yayıncı

Tuna Akşen (Pintipanda)

Yayıncı

Oyun yayınları yapmaya nasıl karar verdin? Daha önce başka yayınlar yapıyor muydun?
Daha öncesinde amatör/profesyonel e-spor sunucusuydum. Oyunlar sonradan kanıma girdi.

Hangi noktadan sonra bu senin için bir işe ya da profesyonel bir uğraşa dönüştü?
Tabii ki ilk kazandığım parayla birlikte sorumluluğu hissedip iş disiplinine girmeye başladım. İlk sponsor gelirim diyebilirim.

Bir yayıncının gelir kaynağını hangi kalemler oluşturuyor? Bunu dünya ile karşılaştırma imkânın olur mu? (%X Twitch, %Y Sponsor vb. gibi)
Bu değişkenlik gösterir ama büyük bir yayıncı için sponsor gelirleri Twitch/YouTube gelirini geçebilir.

Bu işin zorlukları neler? Kendine nasıl bir yatırım yapıyorsun?
Düzensiz çalışma saatleri, aşırı rekabetin getirdiği stres ve maalesef aile/özel hayata yeterince vakit ayıramama.

Çok fazla genç yayıncı olmak için hevesleniyor, onlara ne tavsiye edersin?
Para kazanmayı ikinci plana atıp keyif alarak bu işe girişmeleri. Zaten seyirci bunu gördükten sonra maddi kazanç gelecektir.

Profesyonel bir yayıncı olduktan sonra ve önce oyunlara bakışın arasında nasıl bir fark var?
Maalesef oyunlara bir noktada iş olarak bakmak zorundayız. Seyircilere karşı sorumluluğumuz var. Eskisi gibi kafa dağıtmak, yayılıp oynamak gibi lüksleriniz kalmıyor.

Sence bir yayıncının özel güçleri neler? Oyun dünyasında neleri değiştirme gücün olmasını isterdin?
Tabii ki insanlara olumlu etki edebilmek. Bu zaten başlı başına bir süper güç. Bizimle birlikte eğlenen, stres dağıtan, sevdicekleriyle sohbetimize dahil olan güzel insanlar.

Yeni bir oyun çıktığında bunu yayınlamak için hangi kriterleri göz önünde bulunduruyorsun?
İzleyici için uygun olup olmadığı birincildir. Daha sonra verilen paraya değip değmeyeceği.

Oyun yayıncılığının popülaritesi sonsuza kadar sürer mi? Bundan sıkılır mısın? Hayatla ilgili başka profesyonel planların var mı?
Hiçbir güzel şey sonsuza kadar sürmez 🙂 Tabii ki her yayıncının bir B planı vardır.

Profesyonel e-sporcu olmak isteyen birçok genç var. Bu furya, bir zamanlar çok sayıda kişinin futbolcu olmak istemesiyle bir tutuluyor. Sence nasıl farkları var?
E-spor zihindedir. Zihin güçlü olmalı, bunun için düzenli yaşam ve fiziksel sağlık da gerekir. Bu noktada geleneksel sporla benzeşir.

Aileler e-sporcu olmak isteyen çocuklarına nasıl bir iyilik yapabilir? Tam tersi şekilde, onları nelerden korumalılar?
Bu konuda çocuklarına güvenmeleri en önemlisi. E-sporcu olmak, o rekabete dahil olmak isteyen genç gerisini getirecektir mutlaka. Bu sürecte ailenin çocuğun arkasında durması önemli.