Antibiyotik, insan olmanın anlamını değiştirdi. 1950’li yıllarda keşfedilene kadar, insanlar bir yaradan, gripten, cinsel ilişkiden veya doğumdan kaynaklanan bakteriyel enfeksiyonların ölebiliyordu. Bu sürekli ölüm riski, birlikte yaşadığımız bir şeydi. Antibiyotikler bu korkuyu sona erdirirken, diğer hastalıklar için de yeni bir tedavi alanı açtı.
8 MİLYON DOLAR: Enfeksiyon kaynaklı hastanede kalış mâliyeti
Ancak bakteriler antibiyotiklere direnç gösterdikçe eski kötü günlere dönüyoruz. Kısa süre önce İngiltere’de dirençli ya da “süper” belsoğukluğu olarak bilinen bir enfeksiyona kapılan iki kadın hakkında haberler çıktı. Neyse ki iyileştirilebilidiler, ama diğer benzer vakalar, o kadar şanslı olmayabilir.
Muhtemelen bu direnç sorunundan haberdarsınız. Geçtiğimiz birkaç yılda vakalar çoğaldıkça bilim insanları bu sorunu daha da ciddiye almaya başladılar ve hükümetler ve yardım kuruluşları nihayet ilaç AR-GE’si için daha fazla para harcamaya başladılar.
21: Her 1000 kişinin aldığı antibiyotik adedi (2015, dünya ortalaması)
Bu çabalar meyve vermeye başlıyor, ancak bilim tarafında olmasa da ekonomi tarafında bir sorunumuz var. Sorun şu: İlaç firmalarının ilaç geliştirmeye yaptığı yatırımları telâfi etmeleri gerek, ancak antibiyotiklerin çok kârlı olduğunu söyleyemeyiz. Haftada bir ya da birkaç kez atılan ilaçlar sonuçta. Oysa ki, kalp ve diyabet ilaçları sık alındıklarından, bu şirketler için daha kârlı.
“Dünyada sadece 56 deneysel antibiyotik, insanlar üzerinde test edildi”
Çünkü hastalar bu ilaçları ömür boyu kullanabilirler. Ayrıca, yeni antibiyotikler hâlâ işe yarayan ve artık patentli olmayan eski, daha ucuz ilaçlarla rekabet edemez. Eski antibiyotiklere karşı bakteriler tamamen direnç geliştirinceye kadar, doktorların bu süreç içerisinde yazdıkları yeni antibiyotiklerin de patent süresi dolabilir ve ilaç şirketlerine kâr getirmeyebilir.
Yeni antibiyotikler; ayrıca, bakterilerin kendilerine de direnç oluşturmasını engellemek için yedek olarak tutulmalı veya kullanılmalıdır. Örneğin ABD’nin halen patent altında olan tüm antibiyotik satışlarının 2017’de sadece 700 milyon dolara ulaştığını, yani bir yılda yeni bir kanser ilacının ürettiğinden daha az olduğunu biliyoruz. Bunun tıp alanına korkunç bir etkisi var. Antibiyotiklerin gelişimini teşvik eden uluslararası bir konsorsiyum olan CARB-X’e göre mikrobiyologlar, bakteri ile mücadele etmekle ilgilenmiyor. Çünkü kariyerlerini ve çok kazanmanın yolunu Ebola gibi hastalıkların peşinde görüyorlar.
480.000: 2013’te çoklu ilaca dirençli tüberküloz vakası sayısı
İLAÇ ŞİRKETLERİ BİR YANA, AR-GE BİR YANA
Firmalar yıllardır ilaçlarla ilgili çalışmalar yapmayı bırakıyor. 2018’de Sanofi ve Novartis, antibiyotik araştırma ekiplerini işten çıkardı. GlaxoSmithKline, Pfizer ve Merck de programların sıklığını azalttılar ve yeni çalışmalar yapmıyorlar. Şimdi, çoğu ilaç araştırma ve geliştirme çalışması, küçük ve finansal olarak zorluk çeken biyoteknoloji firmaları tarafından yapılıyor. Bu şirketler düşük kâr beklentisiyle ayakta kalmaya çalışıyorlar. Antibiyotikler konusunda çalışan şirketler, 2018’deki hisse senetlerinin değerinin yüzde 50 ila 75’ini kaybetti. Diğer firmalara yapılan yatırımlar ise tahmin edin ne oldu, tabii ki arttı!
ENFEKSİYONLARA KARŞI YENİ MÜCADELE
Antibiyotik direnci ile savaşmak için savaşta yeni cepheler gerekiyor. İşte savunmamızı yenilemenin bazı olası yolları…
Topraktaki sıralamalar
Antibiyotikler, başlangıçta bakterileri engellemeye çalışan mikroplar tarafından gelişti ve doğada bunlardan sadece birkaçını keşfettik. Haziran ayında, Kaliforniya’daki bir ekip, 360’ı yeni keşfedilen, yaklaşık 1.000 adet toprak mikrobunun genomunu taradı ve antibiyotik gibi görünen bazı maddeler için genetik kodlara ulaştı.
Birlikte daha güçlü
İki ilacı birlikte almak teorik olarak bakterilerin ikisine de direnç göstermesini zorlaştırır. Temmuz ayında Almanya’daki araştırmacılar, yaklaşık 3.000 antibiyotik ve kimyasal madde kombinasyonunu inceledi. Çoğu durumda, ilaçların birbirlerinin etkisini ortadan kaldırdığını buldular. Ancak bazıları ki, bunlar içinde antibiyotik ve vanilya karışımı da bulunuyor, birlikte daha iyi iş gördü.
20 MİLYAR DOLAR: Antibiyotiğe dirençli enfeksiyonların sağlık sektörüne mâliyeti
Mikrobu mikroba kırdırmak
Bazı şirketler birbirilerine rakip bakterilerin ve diğer mikropların enfeksiyonları nasıl durdurabileceğini araştırıyor. Örneğin SciBac adlı şirket, ishale neden olan, bağırsak kolonileşmesini engelleyen Clostridium difficile bakterisini durduran mikroplar geliştiriyor. Vedanta Biosciences ise C. difficile’yi yuttuktan sonra onu durduracak “iyi” bağırsak bakterileri arıyor.
Bağışıklığı koru
Enfeksiyonları durdurmak için antikorlar üretmemiz haftalar sürüyor. Firmalar, lamalar ve benzeri hayvanlar tarafından yapılan bir tipin de aralarında olduğu çeşitli sentetik antikorlar üzerinde çalışıyorlar. Bu antikorlar, alışılmadık derecede küçük ve bakterilerdeki ulaşılması zor hedeflere saldırabiliyorlar.
Aşil tendonunu bul
Mevcut antibiyotikler, bakteri yüzeyinde az sayıda bulunan savunmasız bölgelere saldırıyor. Ancak bakteri o bölgeyi korumak için yeni bir gen geliştirdiğinde, antibiyotiği yok ettiğinde veya bağlanmasını durdurduğunda, ilaçlar işe yaramıyor. Bazı firmalar, ribozomları sentezleyen ve yağları metabolize eden bakterilerin parçaları gibi yeni hedeflere saldıran ilaçlar üretmek için çalışıyorlar.
35 MİLYAR DOLAR: Verimlilik kaybı mâliyeti
İt ve çek
Var olan pazar başarısızlığı, daha fazla kriz yaratıyor. Antibiyotik AR-GE departmanlarının kapanışı sebebiyle araştırmacı sayısı azaldı ve 2018’de tüm dünyada antibiyotik üzerinde çalışan sadece 800 deneyimli araştırmacı kaldı. Beş on yıl içinde, son büyük firmanın da antibiyotik çalışmasını bırakıp, bu hayatî önem arz eden konuda araştırmacıların neslinin tükeneceğinden korkuluyor.
10 MİLYON: 2050 yılında antibiyotiğe dirençli enfeksiyonların sebep olacağı ölüm sayısı
Geçen aylarda GlaxoSmithKline tarafından yapılan bir analiz, dünya çapında sadece 56 deneysel antibiyotiğin hayvan testlerini geçtiğini ve insanlarda denenmeye başladığını gösterdi. İlaçların deneklerin %75’inde işe yaramayacağı öngörülürken, geliştirilen bu 56 ilacın sadece yüzde 30’u yeni dediğimiz antibiyotik şeklinde. Bu bir endişe kaynağı, çünkü mevcut ilaçlarla aynı şekilde çalışan ilaçlar direnci yenemeyebilir.
İngiltere’de 2015’te kurulan bir komisyon, antibiyotikleri bırakmanın topluma trilyonlarca dolara mâl olacağını tahmin ediyordu. Ancak buna karşılık İngiltere’nin 5 yıl boyunca yapacağı fonlama, bu komisyonun talep ettiği 2 milyar dolarlık miktara ulaşabilecek ve yeni ilaçları finanse edebilecek.
“Hayvanlarda test edilen ve çoğu bakterilere alışılmadık yollarla saldıran 98 yeni ilaç var”
Diğer yandan enseyi de hemen karartmamalı, bu tip denemelerin bir kısmı da hayvanlar üzerinde yapılarak başlıyor ve başarılı olursa ilaçlar insana aktarılıyor. İnsan denemelerinde kullanılan 56 eski ilacın aksine, hayvanlarda test edilmeye başlanmış 98 yeni ilaç var. Bunların neredeyse üçte ikisi bakterilere eski ilaçlardan farklı şekilde saldırıyor.
ABD ise kongre düzeyinde antibiyotik üzerinde çalışmayan firmaların çalışan firmaları fonlamasını gerektiren, pazara giriş teşvikleri üzerinde çalışıyor. Devletin, Şarbon gibi pazarı olmayan ama biyolojik silah olarak kullanılabilecek hastalıklara karşı ilaç geliştiren firmaları ödüllendirmesine izin veren mevcut mevzuat da bu alanda kullanılabilir.