Doğru lens için…

Fotoğraf makinesi için en iyi lens nasıl seçilir?

Fotograf makinesi için en iyi lens nasil seçilir

Hangi marka tercih edersen et, bir DSLR satın almakla, mesele çözülmüyor. Görsel kaliteyi en derinden etkileyen ekipman, lenstir. Optik kalitesi ne kadar yüksek ise, sağlanacak olan keskinlik, duyarlılık ve diğer faktörler daha tatminkar olacaktır. Başka bir deyişle, diyafram aralığı, yani ışığa karşı duyarlılığı ne kadar yüksek ise bir lensin; elde edeceğin sonuçlar o kadar iyi olacaktır.

Daha karanlık alanlarda lensinin sana sunduğu 1, 1.2, 1.4, 1.8, 2, 2.4, 2.8 gibi diyafram değerleri sayesinde çok daha düzgün sonuçlar alabilirsin. Tabii diyafram ne kadar duyarlı ise, alan derinliği de o kadar yüksek olacaktır. (Bu da ayrı bir yazı konusu, ama değinmeden geçemedim.)

Şimdi, öncelikle amacını çok doğru belirlemen gerekiyor. “Ya ben sadece tatilde elime fotoğraf makinamı alıyorum. En fazla bir iki manzara çekerim” diyorsan, çok çılgınca bütçeler ayırmana gerek yok! Diyaframın ne kadar açık ise, ödeyeceğin fatura da yükselir. Çok amatör amaçların varsa, giriş seviyesi ve ışığa daha az duyarlı olan 4-4.5-5.6 gibi aralıklardaki lensleri tercih edebilrsin. Ama şu noktayı da sakın unutmamalısın, giriş seviyesi lensler, ucuzdur ama gelecek için umut vermez. Eğer ki, 18 MP civarında bir giriş seviyesi makinayı, set halinde almayı tercih etmişsen, zaten yanında ucuz seri bir lense sahip olmuşsun demektir. Bir süre işini görür. Ama görüş açını, vizyonunu ve hayallerini ilerlettikçe, giriş serisi setler yetersiz kalacaktır.

BAŞLANGIÇTA SERVET HARCAMA

Amatörlükten yarı amatörlüğe, yarı amatörlükten de profesyonelliğe adım atacağın ana kadar idare etmeni sağlayacaktır. Ama fotoğrafçılığa yapılacak yatırımın hiçbir zaman haddi hesabı da yok. Daha ilk günden çılgınca paralar saçmamalısın. 24-70 mm ve 2.8 bir lens, 1600 USD civarında bir maliyete sahip… Vergisi, ıvırı zıvırı derken, bütçedeki kara delik büyür.

“İdeal bir sete sahip olmak istiyorum. Portre de çekeceğim, manzara da… Geniş açım da olsun, telem de…” diyorsan, işler ciddiye bindi demektir. Çünkü bu durumda, portre için 50 mm, 85 mm, 105 mm gibi lenslere ihtiyacın olacak demektir.

Manzara için, hem tele objektif, hem de geniş açılara ihtiyacın var… Eğlenceli deformasyonlarla fantastik sonuçlar balık gözü lenslerle, çok geniş açılara çıkabilirsin. Yani, bu işin bolca para harcamaya gelip dayanıyor. Dikkatli olman da fayda var. Tekrar tekrar hatırlatıyorum ama, profesyonel değilsen, yani bu işten para kazanmıyorsan, bir çantaya 15-20 bin dolarlık ekipmanı doldurmanın hiçbir mantığı yok.

Odak aralığına göre lensler

ODAK ARALIĞINA GÖRE LENSLER: 0-20 mm Ultra geniş açı, 21-35 mm Geniş açı, 35-70 mm Normal, 80-135 mm Medium Telefoto, 135-300 mm Telefoto, 300 mm ve üzeri Süper telefoto

FX, yani full frame destekleyen lensleri tercih etmelisin. Çünkü, DX, yani daha küçük boyutları destekleyen lesnlerin devri kapanıyor. Bir sonraki makinanı satın alırken, DX lensin işlevsiz kalabilir. FX’e öncelik vermen mantıklı olacaktır. Makinanın sensörü, daha düşük çözünürlük sunuyorsa, FX formatlı lensi yine de kullanabilirsin. Sorun olmaz… Ama full frame çekerken, DX formatlı lensin yarattığı siyah alanlar çektiğin karede kendini gösterebilir.

STÜDYOYA KADAR MOBİL

Mobil cihazlardaki kamera savaşları iyice kızıştı. Dolayısıyla hepimizin cebinde birer akıllı telefon var. DSLR’ı omuzumuza asıp gezemediğimiz anlarda da telefonlarımız yanımızda. Ama mobil cihazların o keskinliği, çözünürlüğü ve hareket özgürlüğünü sağlayabilmesine daha çok zaman var. O güne kadar özellikle de moda, ürün, portre ve diğer ciddi prodüksiyonlar için; stüdyo ışık setleriyle de uyumlu çalışabilecek DSLR makinalara muhtacız. Keşke, stüdyo ışıklarının (Monoblok ya da paraflaş olarak da anılır) cebe sığabilecek versiyonları olsa… İşimiz fena halde kolaylaşırdı.

Çok uzun yıllardır tercihim, bir 50 mm 1.2, 24-70 mm 2.8, 10.5 mm balık gözü 2.8, 70-200 mm 2.8, 105 mm mikro 2.8’lik bir set oldu. Zaman zaman 50-500 mm 4.5 gibi biraz yavaş ve duyarsız yan sanayi lensler de kullandım. Ancak, her daim en keyif aldığım seçimlerim, doğrudan kullandığım makinanın markasındaki lensler oldu. Ara seriler ve yan sanayi markalardan hep uzak durmaya çalıştım. Zamanla bazı seçimler yapman gerekecek. O seçimler de, senin hangi yöne evrildiğinin birer göstergesi olacak aslında. Neyse, ders modundan çıkıp, hemen normal akışıma geri döneyim.

Fotoğraf makinesi için en iyi mercek nasıl seçilir

ÇEKİME GÖRE SEÇ

Zaman zaman makro çekimler yapman da gerekebilir. Yani, bir çiçeğin, böceğin, evcil dostunun çok yakın detayını çekmen gerekebilir. Doğada özellikle basit yöntemlerle hazırlanmış ışıklandırma ile muhteşem mikro çekimler yapabilirsin. Mikro = makro… Kafan karışmasın sakın…

Motor sporları çekimleri en keyifli işlerdendir. Motokros ya da off road yarışlarında fotoğraf çekmenin keyfi bambaşkadır. Ama bazı noktalarda takip için konuna çok yaklaşamayabilirsin. Bu durumda bir tele objektif kullanıp, hızla geçen araçları yakalaman gerekebilir. Yani, hem VR, sarsıntı önleyici; hem de hızlı tepki verip netlik yapabilen lensleri tercih etmen gerekecek. Çünkü bazı yerlerde önünden 250 km hızla bir motosikler geçip gidecek. Sadece bir iki saniye içinde olay bitecek. Elin de deklanşörün de çabuk olmalı dolayısıyla, 2.8 diyaframa sahip bir tele objektif, mesela 70-200 mm, yaklaşık 2-2.5 kg ağırlığa sahiptir.

Makinana taktığın zaman, en önemli tavsiyem şu: Bayonet, yani lens ile makinanın birbirine kenetlendiği bölüm en kabaca anlatımla, zorlanır. Bir düşün, birkaç saat boyunca o ağırlık bayoneti sürekli zorluyor. Aylar sonra da bayonette bazı gevşemeler oluşuyor. Bu tür bir sorunla karşılaşmamak için ise yapman gereken her zaman için tele lensi destekleyerek makinayı taşımak.

Parayı bastırıp lensini ya da lens setini aldıktan sonra da işler bitmiyor tabii… Objektifini tozdan, kirden, darbeden, sudan koruman gerekiyor. Filtreler de bu konuda en büyük yardımcın. Öncelikle bir UV filtre alarak, güneş ışığının yarattıp çiğ etkiyi yok edebilrsin. Hem de lensini korumuş olursun. Optik kağıt, sıvı ve puar (hani şu sıktırınca hava üfüren alet) ile temizliğini yapabilirsin. Sıvı lekesi bırakmadan, lensini ya da filtreni çizmeden, dairesel hareketlerle lekeleri temizlemelisin.

Yazı: Bora Balar