Çin resmî haber ajansı Xinhua’nın kasımda geçtiği haberle, tüm dünya He Jiankui adlı Çinli bir bilimcinin, AIDS’e karşı bağışıklık kazanmaları için Lulu ve Nana kod adlı ikizlerin, onlar henüz embriyo aşamasındayken DNA’larında değişiklik yaptığını öğrendi. Normalde süpervizyon ile sürdürülen bilimsel çalışmaların aksine, Jiankui, çalışmasını kimseye danışmadan, bildirmeden gerçekleştirdiği için tartışma büyüdü. Zira hem yaptığı hem de nasıl yaptığı değerlendiriliyordu. 29 Kasım’da Güney Şenzen Üniversitesi’ndeki tüm araştırma görevlerinden azledilmesi üniversitenin adının tartışmalardan silinmesine yetmemiş olacak ki. 21 Ocak’ta He Jiankiu’nin kovulduğu açıkladı.
ABD’Li PROSEFÖR DE ZAN ALTINDA
İşin etik kısmındaki bu tartışmalara, aylar sonrasında bir ABD’li bilimci olan Stephen Quake de dahil oldu. Stanford’ın yıldız profesörlerinden birisi olarak görülen Quake, biyomühendis, mucit ve ayrıca Jiankui’nin eski akademik danışmanı. Quake’in buluşları, hamilikte Down sendromunun kan testiyle tespitinden organ naklinin reddini önlemeye kadar çeşitlilik gösteriyor.
Bir diğer enteresan konu ise, Quake’in Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg ve eşi Priscilla Chan’in kurduğu bir enstitünün eş başkanı olması. Olay, Prof. He’nin Çin’deki üniversitesinin Stanford rektörüne bu çalışmada Quake’in danışmanlık verdiğini yazmasıyla ortaya çıktı. Elbette duyulmasından sonra Quake’e jet hızıyla bir soruşturma açıldı.
Tartışma, Prof. He Jiankui’nin doğmadan genlerini düzenlediği ikiz bebeklerin AIDS’e karşı bağışıklık kazandığını iddia etmesiyle başladı.
Quake’in sürece katkısını haberleştiren New York Times, profesörün deneyin hazırlanması, uygulanması, makalenin hazırlanması, tanıtılması ve haberin yayılımı sonrası strateji konusunda yardımcı olduğunu iddia etti. Her ne kadar Prof. Quake, iddiaları tamamen reddetse de, soruşturma henüz sonuçlanmadı.
Gelelim fasulyenin “zararlarına”…
Katılımcıların gerçekleştirilen olayın riskini anladıklarından emin olmadığımız gibi, diğer genleri etkileme ve DNA’daki değişimin sonraki nesillere aktarılma riski bulunması bu işi tehlikeli kılıyor.
Her ne kadar sonuçlar konusunda sağlıklı bilgiye sahip olmasak da, Çinli yetkililer durumu doğruluyor. Xinhua’nın haberine göre, ikizler hükümetin sağlık departmanları tarafından belirli aralıklarla ziyaret edilerek tıbbî gözlem altında tutulacak.
Genetik değişiklik, modern araçlar ile embriyo düzeyinde yapılabiliyor.
GEN DÜZENLEMESİ NASIL YAPILIYOR?
Dünyanın dört bir yanındaki birçok bilimci tarafından kullanılan CRISPR, bu alanın en popüler aracı. Öncüllerine göre çok daha kolay, ucuz ve çok yönlü olan CRISPR-Cas9, medikal ve temel araştırmalarda çığır açtı desek, yalan olmaz. Ancak bu araç, çok normal olarak mükemmel değil, bazı kısıtlamaları var. Bunları aşmak için de Argonaut ve NgAgo gibi alternatif araçlar geliştirildi ve geliştirilmeye devam ediyor.
Aslında CRISPR’ın yaptığı çok basit. Temelde, bir grup molekül DNA’da tıpkı GDO’da olduğu gibi bir düzenleme yapıyor. Bu molekülleri dilediğiniz DNA bölümünü düzenlemek için ayarlayabiliyorsun. Daha sonra moleküller DNA’nın bu bölümünü kesip, yerine istenen DNA bloğunu yerleştiriyor.
GEN DEĞİŞTİRME İLE NE MÜMKÜN?
Akla ilk insanlarla ilgili konular geldiği için, bunu sona bırakalım ve başka neler yapılabilirden bahsedelim istedik.
Tarım alanında besleyiciliği yüksek ya da daha iyi tat veren tohumlar yaratmakta kullanmak mümkün. Yer fıstığındaki alerjen maddeleri yok etmekten tutun da muzların ölümcül bir mantar hastalığından kurtuluşuna kadar çeşitli çalışmalar konuşulurken, boynuzsuz inekler yaratma konusu da tartışılıyor.
Monsanto ve DuPont gibi şirketlerin yeni GDO çalışmalarında da, özellikle hastalıklı mahsul tespitindeki hızı sebebiyle CRISPR kullanımına geçmeleri bekleniyor.
İlaçlardaki kullanım da insan ömrünün tarih boyunca uzama eğilimini sürdürmesi açısından önemli. Geçen sayıda kapakta da yer verdiğimiz antibiyotik direnci meselesine, belirli bakterileri yok etmekte geleneksel ilaçlardan daha etkili sonuçlar veren CRISPR fayda sağlayabilir. Bu bakterilere karşı genel yayılımın nasıl sağlanacağı haricinde, iş kolay.
ÖNCEDEN DENENMİŞTİ
İnsandaki kullanım alanlarının başında gen terapisi geliyor. İdeal bir gen terapisi kusurlu gen çiftlerinin normal gen çifti ile değiştirilmesi anlamına geliyor. TALEN adlı teknolojiyle yapılan ilk uygulama 2015 yılında 11 aylık bir çocuğun lösemi hastalığının tedavisinde uygulandı. Ancak bu durumda geni değiştirilen hücreler sonradan vücuda enjekte edildi. İlk vücut içi gen düzenleme işlemi ise bu yılın şubat ayında gerçekleştirildi. Hunter Sendromlu hastanın DNA’sında kalıcı değişiklik yapıldı.
Bir diğer kullanım alanı ise gen terapisindeki gibi bireye dönük tedaviden ziyade, hastalıkları tamamen ortadan kaldırılmasını sağlamak. Örneğin sıtma, zika gibi virüsleri önlemek için hayvanlarda yapılacak gen değişiklikleri ile geniş kapsamlı antibiyotiklere göre daha yüksek verim elde edilebilir.
Ocak ayında Çin’deki başka bir çalışma, genleri düzenlenmiş beş klon makak maymunuyla, He Jiankui’nin yaptığının benzerini gerçekleştirdi. Ancak bu çalışmada bir hastalığı tedavi etmek ya da ona karşı bağışıklık kazanmaktan çok, klonlanan maymunda kapatılan bir genin yaratacağı rahatsızlığın diğerlerinde de görülüp görülmeyeceği denendi. Bir diğer etik dışı çalışma olmasına karşın, Çin Bilim Akademisi, Şanghay Belediyesi Bilim Teknoloji Bürpsu ve Çin Bilim ve Teknoloji Bakanlığı’nca para desteği yapıldı.
KENDİ ÇILGINLIĞIMIZIN ÖNÜNDEKİ ENGEL NE?
Son olarak, yazının başlığında da yer verdiğimiz estetik mucizesinin sırrı da gen değişikliği teknolojisinde yatıyor olabilir. Eski hastalıkları tamamen silebilir, ortaya çıkan yenileriyle mücadele edebiliriz, belki vücutlarımıza yeni yetenekler de kazandırabiliriz ama mükemmel burunlar, uzun bacaklar, sarışın mavi gözlü çocuklar ya da estetik olarak o dönemde ne bize uygun geliyorsa bunu yapmamızın önündeki engel nedir? Ya da sadece belirli bir cinsiyette çocuklar ortaya çıkarmamızı kim durduracak? Farkındaysanız sorun yine teknolojide değil, insanda.
O yüzden bir adım daha ileri gidelim, bu teknolojinin yanlış ellerde bir kitle imha silahı olmayacağının garantisi ne? Irksal ya da belirli kişisel özellikleri gen düzeyinde hedef alabilmek son derece basit. Bunları bir biyolojik silaha dönüştürmek de…
Böyle bir teknoloji ile kötü niyetle tasarlanan bir toplumda en ufak bir bozukluğa, hataya tahammül de ortadan kalkacaktır.
Her konuda olduğu gibi, bu teknolojilere bakarken de ne dilediğimize dikkat ettiğimiz günler görmek dileğiyle…