Sanal gerçeklik deyince aklına ilk olarak “bununla nasıl oyun oynanır var ya” düşüncesi gelebilir ve haklısın da. Zira bugüne kadar seni gerçeklikten koparıp, sanal dünyalara bu kadar yakın kılabilen bir teknoloji daha olmamıştı. Belki TOKİ arazisinde oturuyorsan ve Cities Skylines gibi inşa ve yönetim oyunlarını seviyorsan, belki anlatacaklarıma yaklaşabilir.
SG teknolojilerinin kullanım alanı, artık bunlarla sınırlı değil. Artık simülatif eğitimden askerîyeye, sağlık sektöründen turizme kadar kullanmaya başladık. Geleceğin okullarını hayal edebiliyor musun? Evinde sıcacık oturuyorsun, başında başlık, aklın Sarıyer’deki okulunda. Öğretmen ve diğer öğrenciler hepiniz internet üzerinden sanal bir sınıfta iletişimdesiniz. Kötü yanı muzırlık yapmak için “anne ben X-gillere kalmaya gidiyorum” diye yalan atamayacaksın, zira X ile de iletişimin de bu şekilde olabilir. Okul gezilerini bir düşünsene? Birebir modellenmiş bir Sistin Şapeli gezisi, Eyfel Kulesi? Ya Mısır Piramitleri? Ya da meslek lisesindesin ve bir makinenin işleyişini sanal dünyada öğreniyorsun… Tüm bunlara hazırlıklı ol, zira anlattığım şeyler çok uzak değil. Senden tabii ki geçti ama çocuklarının eğitimi bu şekilde olabilir.
SG teknolojilerinin pazar değerinin 2018 sonunda 27 milyar dolar olması öngörülürken, teknoloji sosyal medyayı da baştan yaratabilir. SG teknolojilerine fiyat, ihtiyaç duyulan yazılım ve donanım yanında yöneltilen bir eleştiri de yalnız bir deneyim olması. Sosyalleşme deneyimi hiç olmadığı kadar gerçekçi olabilir. Bir sohbet odasında SG başlığı giymiş diğer insanlarla oradaymışçasına sohbet edebilir, onlara tatilde gezdiğin yerleri gösterebilir, hatta oyunlar bile oynayabilirsin. Bunun yanında konser, sergi ve sinema salonu gibi mekanlarda da birlikte olman mümkün olacak. Endişeli, anksiyeteli insanlarla dolan toplum için birebir, değil mi?
Sanal soyunma odası: GAP’in kıyafetleri giymeden deneyebilmeyi mümkün kılan uygulaması
Zamanında ünlü bir düşünür “Kadınlar bir eşyayı görmeden dokunmadan almaz” gibi, bügünün e-ticaret zengin ortamında bile hafif tabirle talihsiz denebilecek bir açıklama yapmıştı. Gelişen teknolojiyle artık herkes, şimdilik dokunarak olmasa da, internetten görerek ve deneyerek alışveriş yapabilecek. Düşün ki baktığın mal rafta kalmamış, sanal tezgahtar depoya bakmanı önerdi. Hop takıyorsun başlığı, 3B haritası yenice oluşturulmuş bir depoda çıkıyorsun sanal yolculuğa ve ürün var mı yok mu öğreniyorsun. Artırılmış gerçeklikle de birleşince, aradığın ürün BioShock’taki gibi sarı sarı yanıp sönüyor.
Ya da gecelik elbise alacaksın, ne umduk ne buldukluk bir durum olmaması için artırılmış gerçeklik ve sanal gerçeklikle kıyafeti denemen de mümkün olabilecek. Tabii sırf sadece küçük şeyler için değil, bir otomobil alırken bile simülasyonla cihazı test etmen mümkün olacak. Bu ne kadar otantik bir deneyim sunar bilinmez ama gelin bir de ilk öpücüğünüzü hatırlamayı deneyin…
En büyük devrimi sağlık sektöründe bekliyorum. Doktor ve hemşirelerin kadavraya ihtiyaç duymadan öğrenim görmelerinin yanında, uzaktan muayene ve hayalet bacak (yeni kesilen bir organı hâlâ var sanmak) tedavisinde kullanılabilir. Gerçi bir organın hâlâ var olduğuna inanmaya devam etmek mi, yoksa kabullenip hayata devam etmek mi daha sağlıklı olur, orası psikolojinin işi ama bu teknoloji rahatsız kişiye, kendi gözünden eksik olmayan bir vücut sunarak hayatımızı daha iyi yönde geliştirebilir.
Sanal Gerçeklik teknolojileri sayesinde uzaktan muayenede giderler, bekleme zamanları ve erken teşhis sayesinde ölümler azalırken verim artacak. Sıra beklemeyi de tekil değil, bir oda içinde çoğul yaparlarsa, sanal sanal teyzelerin gerçek gerçek gelinleri hakkındaki yakınmaları da sanal başımızda yankılanacaktır.
Sanal gerçeklik sayesinde, yunuslarla yüzebilir, tenis oynayabilir veya oturma odasının konforunda dev bir sinema salonunda tek başına bir film izleyebilirsin. Fakat teknoloji henüz kusursuz değil. Motion sickness dediğimiz,, kulaktaki denge mekanizması ve beyin arasındaki uyuşmazlık yüzünden gerçekleşen bir bulantı dalgası, bu aktivitelerin herhangi biri esnasında başına gelebilir. Tüm bu anlattıklarım da bu yüzden “kullanamayacaksak neye yaradı” olabilir.
Fakat insan evladı bu soruna yabancı değil. Bir taşıtta seyahat ederken de aynı sorun başımıza gelebiliyor. Göz ve beyin yol kat ettiğimizde mutabıklar ama ayaklar ve kulaktaki denge merkezi, “Ayaklarımız hareket etmiyor, neden hareket ediyoruz gibi oluyor? Acaba bir şey yedik de zehirlendik mi” diyerek, o aslında yemediğimiz zehirli dutu çıkarmaya çalışıyor. İlkellik işte.
Yarın değil bugün: Kaliforniya Batı Sağlık Bilimleri Üniversitesi’ndeki sanal kadavra masası
Sanal Gerçeklik teknolojilerinin de teknik olarak çözünürlük, kablosuz iletişim vs gibi özelliklere yatırım yapmadan önce bu sorunu çözmeye odaklanması gerekiyor. Her şeyin başı sağlık azizim. Bu sorun dokunuş ve hareket gibi gerçek dünyadan eklemelerle bir nevi durdurulabilir gibi duruyor. Örneğin bir koşu bandı üzerinde hareket bulantısını yenebilirken, şeylerin internetiyle çalışan bir vantilatör ve mini su fıskiyesiyle rüzgarı ve şelaleleri hissetmen de mümkün olabilir. Tabii gerçek hayattan eklemlenebilecek en güzel şey giyilen bir yeleğin ateş edilen bölgeye göre tepki vermesi olurdu. Hiçbir FPS oyununda “Yallah tazyik!” diye dolaşmazdık.
Bunun haricinde hantallık sorununa bir çözüm bulunmalı. Özellikle oyun belki de film ve eğlence endüstrisinin bu işe el atması gerekiyor. Zira eğitim görürken ya da alışveriş yaparken eyvallah diyebilirsin ama zevk için bir şey yaparken, o zevk, ayağına dolaşan kablolar ve başını zamanla aşağı doğru sündüren koca bir başlıkla işkenceye dönebilir.
Geçtiğimiz günlerde HTC’nin Vive için ürettiği kablosuz adaptörü çıktı. 799 dolar olan Vive Pro’ya 359 dolar ücretle alınabilecek bu adaptör gelecek vaat ediyor. Şu an için kullanıcı yorumları olumlu. Cihazı beden hareketi gerektiren oyunlarda hantallıktan kurtardığı belirtiliyor. 6 x 6 metre alan kapasitesi olan adaptör, Intel’in ürettiği 1 Gb/sn kablosuz standardı için PC’de boş bir PCI Express x1 yuvasına ihtiyaç duyuyor.
Ve artık SG boş bir heyecan balonundan çok öteye geçmiş durumda. Çok daha iyi olmalı ama kısa süre içinde yol kat edeceği aşikar. Yeni lanse edilen Oculus Quest ile fiyatlar biraz daha alınabilir seviyelere çekildi. Yine de doları bir TL’ye çevirmekte fayda var. Kablosuz teknolojiler yavaşça hayatımıza giriyor. Bulantı dalgasını engellemek için gerçek dünya eklentileri çıkmaya başladı. Çözünürlükleri 5K’ya kadar geldi. Yakın zamanda hayatı yaşayımızı bile değiştirebilirler.